23 Ekim 2015 Cuma

"YAŞASIN KADIN" KARMA SERGİ; AGİKAD // ANKARA GİRİŞİMCİ KADINLAR DERNEĞİ

" YAŞASIN KADIN "

 Sosyal katılım ve cinsiyet eşitliği, toplumsal refah, kültürel zenginlik, kaynakların verimli kullanılması ve çevresel etki konularında kadınların projede olumsuzlukları ve olumluluk durumlarını yapılacak sanatsal panel, sempozyum, tiyatro, dans ve organizasyonla 01-15 Mart Kadınlar haftasında etkinlikler yapılacaktır. Bu etkinliklere proje ortaklarımızın katılımı ile projenin farkındalık ve sürdürülebilirliğinde birlikte hareket edilecektir.
Kadınların (engelli ve engelsiz) günümüze kadar gelen olumsuzluklarının çözüm yollarının irdelenerek hayata geçmesi konusunda yapılacak faaliyetler yetkililere ve taraflara iletilecektir. Faaliyetler sırasında açılacak stantlarda kadınların el emeği çalışmalarını sergilediği ve satışının yapıldığı yerlerde olacaktır. Katılımcılara ve diğer gelenlere Ankara’nın görülmesi ve gezilmesi gerekli yerlerde geziler düzenlenecektir. Sunulacak 4 (dört ) bölümdeki faaliyetler gönüllülük esasına dayalı çalışma yapılarak gösteriye çıkacak dansçıların, tiyatro oyuncularının 15 dakikalık gösterisinin sanat danışmanı ve yardımcısı tarafından yürütülecektir.
Yaşasın Kadın Projesi 27 Ekim 2015 tarihinde 8 sanatçının katılımıyla düzenlenen karma sergiyle start verecektir. Her ay farklı mekânlarda sanatçı katılımı artarak sergi ve gösteriler devam edecektir 01-15 Mart Kadınlar haftasında yapılacak son sergi ve müzayede ile noktalanacaktır.
Sanatçılar; 
Aziz Özdemir, Emek Bozkurt, Dilber Sarıkaya, Dilek Ertunç Uzun, Nurhan Han Erdem, Melek Taştekin, Taylan Bölükbaş, Tuğba Karakulak 
Performans Sanatçıları; 
Eylül Eröksüz, Doğan Kılıç




22 Ağustos 2015 Cumartesi

NÜKHET OCAK BALKAN & MONAD BALKAN; EBRU SERGİSİ

SUYUN YANSITTIKLARI
Nükhet Ocak BALKAN
EBRU SERGİSİ
*
Defne Sanat Galerisi; 25 Ağustos 2015 - 06 Eylül 2015
AÇILIŞ: 25 AĞUSTOS 2015 & SAAT: 18.30 - 20.30

18 Ağustos 2015 Salı

FINE ART & SANAT BİRLİĞİ, RESSAM FUNDA TÜMER

FINE ART 
SANAT BİRLİĞİ


FINE ART FT ( Funda Tümer )



Duygu ve Düşüncelerin En Güzel Dışavurumu, 
İç Dünyanın En Güzel Yansımasıdır Sanat…

ILETIŞIM & BILIŞIM

e.MAİL: funda_tumer@hotmail.com
G S M : 0533 718 28 39
WEB
http://fineart-fundatumer1.blogspot.com.tr/2015/07/fine-artdan-haberler-duzenlenen-sergiler.html

FINE ART & SANAT BİRLİĞİ // MİSYON


MİSYON

Sanat ve Sanatçı’nın topluma öncü ve sesi olmasından yola çıkarak 2012 yılında Seramik Sanatçısı & Ressam Funda Tümer öncülüğünde international boyutta çalışmalarına başlamıştır.
Birçok farklı tarz ve teknikte çalışan Ressam-Heykeltraş-Seramik Sanatçıları’nı bir araya getirerek geniş kitlelere ulaştırmayı ve ulaşmayı amaç edinmiş ve bu doğrultuda başta sergiler,sempozyum ve seminerler olmak üzere birçok sanat projelerine imza atmıştır.
Toplumun sesi olma misyonu ile Sosyal Sorumluluk Projeleri’ne de ağırlık veren Fine Art FT her yıl seçtikleri ve anlaştıkları bir-iki kurumun (Vakıf-Dernek) sesi olmuş ve maddi-manevi destek sağlamışlardır.
Sanatçılara da ciddi destek veren Fine Art FT Sanatçılar ve başta Koleksiyonerler olmak üzere Sanatseverler arasında bir köprü görevi üstlenmiştir.


FINE ART & SANAT BİRLİĞİ // VİZYON


VİZYON

Duygu ve düşüncelerin en güzel dışavurumu, iç dünyanın en güzel yansımasıdır sanat. 
Tüm dünyaya açılan evrensel bir kapıdır.
Bu doğrultuda profesyonel adımlar ile yürümeye devam eden Fine Art FT hedefi Sanat Dünyası’nda international bir marka olmaktır.


FINE ART & SANAT BİRLİĞİ // KADRO

K  A  D  R  O


Başkan – Funda Tümer

Başkan Yardımcısı – Hakkı Baba

Reklam ve Piar – PİAR DNA Görsel Yapım Hizmetleri

Sanat Danışmanı – Saim Kaya

Creatif Direktör – Funda Tümer

Satış Sorumlusu – Hakkı Baba

Yurt Dışı Temsilcisi – Bertlan Agustin Jacinto

 İş Ortakları – Sanat Yorum

Destek Kuruluş – Ulusal Ajans - Ulusal Haber

Hukuk Danışmanı – Avukat Onur Bayraktar


FINE ART & SANAT BİRLİĞİ // FUNDA TÜMER

FUNDA TÜMER



SERAMİK SANATÇISI & RESSAM

1977 yılında Ankara’da doğmuş olan sanatçı, 1994 yılında Ressam İsmail İlhan Atölyesi’nde sanat eğitimine başlamıştır. 1996 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Ana Sanat Dalı Bölümü’ne girerek 2000 yılında buradan başarı ile mezun olmuştur.

Mezun olduktan hemen sonra kendi sanat atölyesini kurarak mimari alanda resim, seramik ve heykel çalışmaları gerçekleştirmiştir. 2005-2007 yılları arasında özel bir sanat akademisi olan İstasyon Sanat Akademisi’nde Grafik Tasarım ve Medya Tasarım eğitimi de alan sanatçı, aynı zamanda reklam ve medya sektöründe creatif çalışmalara da imza atmaktadır. Birçok firma ve markanın Piar çalışmalarını ve Creatif Tasarımlarını gerçekleştirmiş ve halen devam etmektedir.

Sanatçı tasarım ve resimi, resim ve seramiği kendine özgü bir yorum ve teknik ile aynı karede buluşturuyor. Serigrafi tekniği üzerinde yoğunlaşan sanatçı bu tekniği fırçası ile bütünleştirerek farklı tarzda erler üretiyor. At ve Kadın figürleri sanatçı ile özdeşleşmiş iki tema.

Sanatçı 2012 yılında kendi kültür ve sanat projelerini hazırlamaya ve hayata geçirmeye başlamıştır. Sanatın ve Sanatçı’nın topluma öncü ve sesi olması misyonu ile yola çıkarak başta Sosyal Sorumluluk Projeleri olmak üzere international boyutta birçok başarılı organizayona ve sanat projesine imza atmıştır.

Yaptığı tüm sergi organizasyonları ve başarılı eserleri başta İspanyol Sanat Eleştirmeni Bertlan Agustin Jacinto olmak üzere birçok dünya sanat eleştirmeni ve yazarları tarafından büyük ilgi görmüş ve basında ciddi yer almıştır.

2013 yılında Bursa’da gerçekleştirmiş olduğu Karma Resim Sergisi İspanyol El Olor De Arte tarafından yılın en başarılı sergi organizasyonu, 2015 yılında Uçan Süpürge Derneği yararına düzenlediği Sosyal Sorumluluk Projesi Plastik Sanatlar Sergisi de yılın en başarılı Sosyal Sorumluluk Projesi seçilmiştir.

Sanatçı 2006 yılında Küba’da Dünya Sanatçıları ile enstelasyon çalışmalarında tek Türk Sanatçı olarak yer almış ve resim-heykel sanatı alanında araştırma programına katılmıştır.

Sanatçının yurt dışında Küba da yurt içinde birçok önemli koleksiyon ve koleksiyonerde eserleri bulunmaktadır.

3 Kişisel sergisi bulunan sanatçı birçok karma sergi ve sempozyum da yer almıştır. Seminer vermektedir.

Sanatçı aynı zamanda Ulusal Ajans Kültür Sanat Köşesi Editörü’dür.

YAYINLANAN YAZILARINDAN BAŞLIKLAR

Resim Sanatında Özgün Baskı

Sanatçı Olmak ve Kendini Sanatçı Sanmak

Saim Kaya ve Sanat Yorum ( söyleşi )

Karadeniz’den çıkan Nadir Yetenekler ( Ressam Bora Dervişoğlu ) ( monografi )

Bir Sanatçının Kaleminden Eğitim Etkisi ve Önemi

Sanatçı Kimdir

13 TEMMUZ 2015 PAZARTESI



FINE ART & SANAT BİRLİĞİ // PROJELER & SERGİLER

PROJELER & SERGİLER
1-      ULUSLAR ARASI KARMA RESİM SERGİSİ
19-29 Aralık 2012
Koza Suite Hotel – ANKARA
Türkiye-Azerbaycan-Bulgaristan-Filipinler-Gürcistan-Kırgızistan-Kosova-Moldova-Rusya
20 Sanatçı-45 Eser
Şerefoğlu İnşaat-Koza Suite Hotel Sponsorluğunda
Basın Haberleri: TRT AVAZ Kanalı Stüdyo Avaz Programı Program Konuğu – Sabah Gazetesi – Mag Dergisi

2-      KARMA RESİM SERGİSİ
26 Ocak-4 Şubat 2013
Ördekli Kültür Sanat Merkezi –BURSA
10 Sanatçı-45 Eser
Basın Haberleri: Haber Türk Gazetesi – El Olor De Arte Dergisi İspanya

3-      SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ
İKİLİ SOLO RESİM SERGİSİ
Funda Tümer & Erdinç Sakin
19-28 Şubat 2013
Büyülü Fırça Sanat Galerisi –ANKARA
Engelli Aileleri Kültür ve Dayanaşıma Derneği Yararına (ENAD)
Basın Haberleri: Sabah Gazetesi – Yerel Gazeteler Web Siteleri

Projenin devamında ATO KONGRE MERKEZİ Kitap Fuarı’nda stand düzenlenmiş ve Ressam Savaş Simitli tarafından canlı performans gerçekleştirilmiştir.
Onur Konuğu Türkan Şoray eşliğinde.
Basın Haberleri: Tüm Ana Haber Bültenleri

4-      SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ
KARMA RESİM SERGİSİ
04-08 Mart 2013
Antigone Sanat Evi – ANKARA
Ankara Barosu Gelincik Projesi Yararına
21 Sanatçı-25 Eser
Basın Haberleri: Kanal B tüm haber programları

5-      KARMA RESİM & SERAMİK SERGİSİ
15 Ocak-08 Şubat 2014
Kentmeydanı AVM – BURSA
13 Sanatçı- 45 Eser
Basın Haberleri: Tüm Gazeteler Web Siteleri – Elite Dergisi – El Olor De Arte Dergisi İspanya

6-      SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ
KARMA RESİM & SERAMİK SERGİSİ
22-29 Nisan 2014
Polart Sanat Galerisi – ANKARA
Türkiye Sakatlar Derneği Ankara Şubesi Yararına
Beypazarı Belediyesi Sponsorluğunda
7 Sanatçı-85 Eser
Basın Haberleri: Sabah Gazetesi – Haber Türk Gazetesi – Yerel Gazeteler Web Siteleri

7-      SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ
FARKINDALIK RESİM & SERAMİK SERGİSİ
09-20 Ocak 2015
Transparan Sanat Galerisi – ANKARA
Otizm Vakfı Yararına
8 Sanatçı-35 Eser
Basın Haberleri: TV6 Kokteyl Programı – TRT Haber -  Gazeteler Web Siteleri

8-      SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ
BİZ VARIZ PLASTİK SANATLAR SERGİSİ
21-27 Mart 2015
Medya Sanat Galerisi – ANKARA
Uçan Süpürge Derneği Yararına
12 Sanatçı-60 Eser
Basın Haberleri: Ulusal Ajans – Gazeteler Web Siteleri
PİAR DNA Görsel Yapım Hizmetleri tarafından projeye özel kısa film hazırlanmış ve barkovizyon gösterimi yapılmıştır.
Kadına Şiddete Hayır Projesi’ dir.

28 Nisan 2015 Salı

Demokratlar Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi ve 14. Dönem Bursa Milletvekili Av. Ertuğrul MAT; "TARİHE NOT DÜŞTÜ"

Avukat Ertuğrul MAT, KİTAP ::: "Demokrasi Yolunda Karınca Misali" Cilt: I & II,
SEVGİLİ KARIM FATOŞ’A
“Sen olmasaydın ben yanlışta kalırdım,
sen olmasaydın ben günahta kalırdım;
sen olmasaydın ben karanlıkta
kalırdım; sen olmasaydın ben hayatın
dışında kalırdım.”  derdim.
Tanıştığımız ilk günden beri, birbirimizin elini hiç bırakmamıştık. Sonra sen beni incitmemeye çalışarak yavaş yavaş elini avucumun içinden çekip “Hakka yalnız yürünür “ dedin. Ve beni karanlıkta bıraktın. Yolun Allah’ın rahmetiyle dolsun, yardımcın hazreti Muhammedin şefaati, menzilin cennetin kapısı, kavuşmamız yakın olsun. Birbirini seven iki kişiden birinin ölmesi, önden gidip diğerini beklemesidir.
ERİŞİM, İLETİŞİM, VE "KİTAP İSTEK" BİLGİLERİ
BU KİTAP "TARİHE NOT DÜŞMEK İÇİN" YAZILMIŞTIR. BU NEDENLE ÜCRETSİZDİR
Ertuğrul MAT, Avukat - 14. Dönem Bursa Milletvekili
                 Nasuh Akar Mahallesi 1407. Sokak, Dostlar Sitesi A-Blok, No: 5/15 - Kat: 1                  06520 - Çankaya / ANKARA
TEL:  0312 28512 51  -  FAKS:  0312 286 63 25
GSM:  0 532 261 99 90  -  e.MAİL:  ertugrulmat@gmail.com
SUNUŞ
Bu kitapta, son elli yılın Bursa’sından, Bursa’nın politik yapısından, bazı Bursalı politikacı çehrelerinden kesitler bulacaksınız. Bursa’da 1962’de başlayan demokrasi yolculuğumuzun hikâyesini, tabii ki kendi görüş ve yorumlarımızla anlatmaya çalışacağız. 27 Mayıs ihtilâlinden sonra 1961 de başlayan seçimlerden bugüne, demokrasiye ulaşmaya çalışıyoruz. Kâbe’ye doğru yola çıkan karınca misali, tam demokrasiye ulaşmanın kolay olmadığını bile bile bu yola çıkmış, bu yolda ölmeyi göze alınışın hikayesidir bu.
İnsanların geçmişlerine projektör tutulmasından hoşlanmadıklarını, kendimden biliyorum. Bu yüzden  geçmişteki son elli yıla tutulan projektörün aydınlattığı olayların, sadece bazı dostların veya bazı karşıtların çehresini değil; aynı zamanda,  ayna karşısında gördüğüm  çehrenin geçmişini de aydınlatıp, bana göstermesini  istedim.
Avukat Ertuğrul MAT, 14. Dönem Bursa Milletvekili
Politika sadece partiler arası bir kavga değil, aynı zamanda parti içi bir kavgadır da. Bu yüzden değirmen  gibi dost ve dostluk öğütür. Beraber yola çıktıklarınızla, yolun sonunda, bir gün yarışmak mecburiyetinde kalır; kazanma ve daha öne geçme hırsıyla politikanın gereği gibi görünen şeyin, karakteriniz, ahlaki kurallarınız ve inançlarınız üzerinde ne kadar tahripkâr bir tesir icra ettiğini, o projektörün  aydınlattığı  sizin ve arkadaşlarınızın geçmişinde görürsünüz.
Politikada yaşadıklarımız anlatılırken bazı eski dostlara haksızlık yaptığımızı düşünmeyiniz; niyetimiz Onların veya bazı karşıtlarımızın hatıralarını zedelemek değil. Çünkü anlatılan, politikacının kirliliği değil; politikanın insan karakterleri üzerindeki tesirleridir.
Yarım asrı aşan bu süreç içinde Bursa’yı parlamentoda temsil etmek şerefine 135 milletvekili ve 8 senatör ulaşmıştır.  Lütfen bir düşününüz, kaçını hatırlıyorsunuz? Unutmayınız,  hatırlananlar, iz bırakanlardır. Bana göre, 1980 öncesinden İhsan Sabri Çağlayangil, Şeref Kayalar,  Ahmet Türkel, Mehmet Turgut, Kasım Önadım, Cemal Külahlı,  Barlas Küntay,  Sadrettin Çanga, İbrahim Öktem. 1980 sonrası dönemden ise, Turhan Tayan, Cavit Çağlar, Mehmet Gazioğlu,  Abdülkadir Çenkçiler,  Fethi Akkoç, Ertuğrul Yalçınbayır, Faruk Çelik ve Bülent Arınç iz bırakanlardandır.
Politikada, parti içi mücadele dengelerinin neticesinde, bazıları parlamentoya birkaç dönem gitmek fırsatı bulurlar. Ama renksiz oldukları için iz bırakmazlar.  Az seçilenlerden bazıları da, Kemal Paşazadenin Yavuz Sultan Selim için söylediği gibi,“ikindi güneşi gibi,  ömürleri az,  gölgeleri uzun ” olanlardır. Tarih çok seçilenleri değil, iz bırakanları yazar.
“ Ya sen? ” diyecek olursanız. Bilmiyorum...
Avukat Ertuğrul MAT, 14. Dönem Bursa Milletvekili
Bazen kendi kendime, “ Eğer  parlamentodan ayrılmandan tam kırk sene sonra, Bursa basının Erdal Özdür,  Ahmet Emin Yılmaz, Dr. Murat Kuter gibi usta kalemleri senden  bahseden yazılar yazıyorsa   “diye düşünüyor, mutlu oluyorum . Bazen de , “ Bursa Ansiklopedisini yazmak iddiasını taşımış bir kalem, ‘Ertuğrul Mat-Avukat-Bursa Milletvekili-Emlakçı-Silahlı saldırıya uğradı-Yaralandı. 20 Ağustos 1975'te Hürses 'i yayımlamaya başladı 16 Şubat 1976'da gazetesinin adını “Milletindir Hakimiyet olarak değiştirdi’ diye yalan yanlış hatırlıyor, seni emlakçı Necati Sevinç ve çıkarmaya çalıştığı gazetelerle karıştırıyorsa;  Millet Gazetesini de, sadece Kamil Koç’un  bir gazetesi olarak yazıyor, ilk yazısı  15 Haziran 1962’ de neşredildikten sonra on seneye yakın bir zaman köşe yazısı yazmış, siyasi polemiklere imza atmış, Mehmet Ohri’den sonra yaşayan en yaşlı  basın mensubu olmana rağmen gazeteci sayılmıyorsan , ‘Mutlu olmaya hakkın yok ‘ diyor ve hayıflanıyorum. Sonra arkama dönüyor, gölgeme bakıyorum; gördüklerimi, size de bu kitapta  gösterebilirsem, Ertuğrul Mat’ın gölgesinin uzun mu, kısa mı olduğuna kendiniz karar verirsiniz. Saygılarımla., Ertuğrul MAT
Avukat Ertuğrul MAT
BURSA GÜNLERİ
Bursa’da Kendime Yeni Bir Siyaset Dünyası Kuracaktım...
Askerlikten tezkere alıp İstanbul’a döndüğümde, Yassıada davaları devam ediyordu. Siyaset arkadaşlarımın bir çoğu ya Balmumcu’ ya tıkılmış,  ya da memleketlerinde soluğu almışlardı. İstanbul’da yapayalnız kalmıştım. Oysaki siyaset yalnız yapılmazdı.
Ben de Sezar’ın, “ Roma’da üçüncü olmaktansa, Galya’da birinci olurum” sözünü hatırlamış, Bursa’ya gitmeye karar vermiştim. Orada kendime yeni bir dünya kuracak,  yeni, mücadele arkadaşları edinecektim. Bursa’da teyzemler ve dayımlardan başka kimseyi tanımıyordum. Kader bu ya, teyzemin çocukları Adalet Partisi’ni,  dayımın çocukları da CHP’ni tutuyorlardı.
Teyzemin oğlu Recep Barışıcı hayata pozitif bakar,  insana enerji verirdi. Bursa’da siyasi ve adli dünyada yer almamda çok tesiri olmuştu. Siyasetle fiilen ilgilenmezdi amma,  siyaset dışı hayata bakışımız birbirine çok benzerdi. Aşka inanır,  “ aşk için yaşanır” diyen romantiklerdendik. Bu inançlarımızla mutluluğu da yakalamıştık. . Teyzemin diğer oğlu Rüştü o günlerde İstanbul’da okuyordu. İlerde siyasetle meşgul olacak, Bursa Belediyesi ve Bursa Ticaret Odası Meclis’lerinde kendisine saygın bir yer edinecekti.
Avukat Ertuğrul MAT,
Dayımın büyük oğlu Nurettin Ağabey hem CHP içinde bir ağırlığa sahipti,  hem de CHP’yi tutan Yeni Ant Gazetesinde Bedii Faik, Doğan Nadi tarzında bir iki cümlelik küçük fıkralar yazardı. Bursa günlerimde dayızadelerimle sık sık bir araya gelir,  aile bağlarının siyaseti dışarıda bırakan gücüyle güzel anlar yaşardık.
O zamanlar Bursa’da ipek kozaları vardı. Zamanı gelince Koza Han’da kozalar sergilenir,  bir nevi koza borsası kurulurdu.
İpek böceği(tırtıl) kozasını ördükten sonra, kozayı parçalayıp dışarı çıkar. Koza parçalanınca ipek iplikleri ziyan olur. Bunun için ipek böceğinin (tırtılın) kozayı parçalamasına imkân vermeden, kozalar sıcak suya atılıp içindeki ipek böceği öldürülür. Ben de bir dut yaprağındaki tırtıl gibi, tek başıma Bursa’da siyasi kozamı örecektim. Önemli olan, politikanın kaynayan kazanında yanmadan, ördüğüm kozadan çıkıp Bursa politikasında yer almaktı.
Bu kitapta,  tek başına siyasi kozasını örmeye çalışan genç bir avukatın “ Bursa Günlerini”  okuyacaksınız.
“ Bursa’da zaman”  sadece “ Eski bir cami avlusu” nda oturmak ve “ Mermer  şadırvanda şakırdayan “  su sesini dinlemekle geçmemişti. Parti içi kavgalar,  yakanıza yapışan savcılar,  sırtınızı yere yapıştırmaya çalışan yazarlar,  en mühimi de,  dost bildiklerinizin sırtınıza sapladığı “ kara saplı bıçaklar” vardı bu zaman dilimi içinde. 
Bitmeyen bir saygı ve ve bitmeyen bir aşk!.
Erdal ABİ
erdalozdur@bursahakimiyet.com.tr
Sevgili Karım Fatoş'a
Sen olmasaydın ben yanlışta kalırdım, sen olmasaydın ben günahta kalırdım; sen olmasaydın ben karanlıkta kalırdım; sen olmasaydın ben hayatın dışında kalırdım.
Fatoş'um;
Birbirimizi tanıdığımız günden beri, birbirimizin elini hiç bırakmadık. Sonra sen beni incitmemeye çalışarak yavaş yavaş elini avucumun içinden çekip, "Hakka yalnız yürünür" dedin.
Yolun Allah'ın rahmeti ile dolsun, yardımcın Hazreti Muhammed'in şefaati, menzilin cennetin kapısı, kavuşmamız yakın olsun.
1962 yılı benim hayatımın en güzel hadiseleri ile doludur. 15 Haziran 1962'de Bursa Hakimiyet'te ilk köşe yazım çıkmış, 2 Aralık 1962'de Bursa'da stajımı bitirip yazıhane açmış ve avukatlığa başlamıştım.
Ve bunlardan daha da önemlisi 12 Aralık 1962'de Fatoş'la tanışmıştım.
Artık sadece gazeteye makale yazmıyor, İstanbul Laleli'deki Güneş Kız Talebe Yurdu'nda kalan Tıp Fakültesi talebesi Fatoş'a da mektuplar yazıyordum.
Avukat Ertuğrul MAT, 14. Dönem Bursa Milletvekili
O zamanlar, şimdiki gibi cep telefonları, 'Seni seviyorum' diye atılan SMS'ler yoktu. Heyecanla beklenen postacılar vardı.. Postacının uzattığı mektup zarfını görünce yüzlerde açılan güller ve açılan mektuptaki okunan her satırın, her kelimenin, her harfin mutlu ettiği gönüller vardı.
Hala duruyor o mektuplar ama açıp tekrar okuyamıyoruz.
Çünkü hergün birbirimize söyleyecek, bugüne kadar  hiç söylemediğimiz yeni sözler buluyoruz.
Bundan da hiç usanmadık. O mektuplar bir daha açılmadan, bizimle birlikte ebediyete intikal edecek." Üstte okuduğunuz bu duyarlı satırlar doruklarda yaşanan ve bitmeyen bir sevgi ve saygının kahramanlarından olan, yıllar   öncede Hakimiyet Gazetesi'ndeki köşe yazılarıyla büyük ses getiren, 14. Dönem Adalet Partisi Bursa Milletvekili avukat Ertuğrul Mat'ın anılarını yazdığı kitabında yer alacak.. Mat'lar  yaşam ve mücadeleleriyle çevreye örnek mutlu bir çiftti.
Ertuğrul Mat, bir anı kitabı yazıyor..
Fatma MAT & Ertuğrul MAT
BASIN KARTI
Kitap bitmek üzereyken eşi vefat etti. Şimdi kitabın ilk sayfasında yer alacak üstteki bu yazı da sevgili eşi rahmetli Fatma Mat'a bir ithaf...
Ertuğrul Mat, Hakimiyet Gazetesi'ndeki köşe yazarlığından sonra yakın dostu Ahmet Cenkçiler'le satın aldığı Millet Gazetesi'nde de başyazarlık yaptı. Eşi rahmetli Fatma Mat gazetenin Yazı İşleri Müdürlüğü'nü üstlenmişti..
Fatma Mat, Bursa'da bir gazetenin 'ilk kadın yazı işleri müdürü' olarak sorumluluk üstlendi. Günlük gazete, Bursa'da ilk kez 6 sayfa yayınlanan etkin bir yayın organı   olmuştu.
Millet Gazetesi'nde çalıştığım dönemlerde benim de Yazı İşleri Müdürlüğümü yapan Fatma Mat son derece mütevazı yapısıyla büyük bir saygı, sevgi görürdü.
Bursa basınında 'ilk kadın yazı işleri müdürlüğü' yapan Fatma Hanım eşinin milletvekili seçilmesiyle başkente taşındı ama Bursa'da çeşitli sosyal yardım kuruluşlarında görev yaptığı arkadaşlarını unutmadı. Ertuğrul Mat'a ve tüm tanıyanlarına başsağlığı diliyorum.  Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun..

20 Nisan 2015 Pazartesi

Hakan Gürsu ve Leonardo da Vinci; MONAD BALKAN "İzlenimler..."

Hakan Gürsu ve Leonardo da Vinci

 MONAD BALKAN İzlenimler
monad.balkan@gmail.com

facebook-paylas
Tarih: 18-04-2015 17:33
Leonardo da Vinci 15 nisanda doğmuş. 15 nisan ‘dünya sanat günü’ olarak kabul edilmiş ve kutlanmakta. Öyle ya, Vinci bir yerde sanatın babası sayılır. Çünkü resmi, mimarlığı, tasarımları ile ve hele de metafizik öngörüleri ile insanüstü sayılabilecek niteliklere sahip. Metafizik diyorum çünkü örneğin bir ‘altın oran’ keşfi yahut icadı fiziğin ta ötesi değildir de nedir?
Galeri Sanatyapım, her yıl bir şekilde bu kutlamaya katılıyor. Bu yıl da Dr. Hakan Gürsusergisiyle bu kutlu güne katkı yaptı. Bu özel gün için bir ‘4. dünya sanat günü’ adı altında bir Sanatyapım gazetesi özel sayısı hazırlamış. Çok da güzel olmuş.
15 nisan akşamı Çayyolu’ndan hareketle Sarayın yüzü suyu hürmetine yapılan duble pardon zaman zaman triple yoldan geçerek Galeriye vardım. Baktım hayli yükünü almış; az biraz geciktim mi ne?
Sanatçımızı kalabalığın içerisinde boynuna taktığı fulardan seçtim. Galerinin sahibi fotoğraf sanatçısı İbrahim Demirel sonra tanıştırdı zaten.
Dr. Hakan Gürsu endüstri tasarımlarıyla ün yapmış bir kişi. Uluslararası 125 kadar önemli ödül almış. O, ödüllere doymuş, ödüller ona doymamış. Sırada kim bilir daha kaç ödül var?
Tabii, da Vinci gibi bir tasarımcıyı kutlamada tasarımcı bir sanatçının eserlerinin yer alması gibi bir düşünce harika bir şey. Uymuş.
Tasarımların şemalarına ben gariban bir şey anlamadan bakakalırken (lisede hesaptan kitaptan geometriden firarla edebiyat sınıfına kapağı atmıştım) ister istemez aklıma endüstriyel tasarımların dehası Nicola Tesla geldi. Einstein’ın tasarımcı versiyonu bence. Hiç ödül almış mıydı acaba? Googla’a bakmam lazım. Dünya onu görmeyi pek istememişti. Ama buluşları hele bazıları bugünkü teknolojiye ulaşmamızda büyük rol oynamıştı. Belki henüz aklımızın ermediği ve daha sonraki yıllar içerisinde keşfedeceğimiz ve yararlanacağımız buluşları bile ‘sota’da bekliyordur. Esasen öldüğünde tüm dokümanlarına ABD hükümeti el koymuş. Belki de hala bu dokümanlar üzerinde çalışmalar yapılageliyor.
              
Önemli uluslar arası kuruluşlardan dünya kadar ödülü olan Hakan Gürsu’nun da isminin dar bir ilgili çevre dışında bilinmemesi kendisinin görmezden gelinmesi niyetinin bir sonucu mudur bilemiyorum. Başarı hiçbir zaman cezasız kalmaz.
Ben, Gürsu ile Tesla arasında bir bağ kurdum ama bir de ne göreyim, Sanatyapım’ın yukarıda sözünü ettiğim özel gazete baskısında bir makale de kaleme alan Gürsu’nun bizzat kendisi Leonardo ile Tesla arasında bir bağ kurmuyor mu!…Kendi namıma sevindim.
           
Şöyle diyor: ‘…Leonardo ve Tesla gibi bilim dehalarının düşünsel yapımları gizemlerini korurken, ortaya çıktıkları bölgelere, ülkelere ve insanlığa stratejik katkıları artık çok açıktır…’
İşte, ‘gizem’ … Leonardo’dan söz ederken metafizikten de dem vurmuştum. Gizemin olduğu yerde metafizik kol gezer. Gizem kutsaldır.
Bu deha adamlara bu esinler (ilhamlar) nereden geliyor? Gizemli bir kaynaktan ki buna vahiy de diyebiliriz.
Leonardo da Vinci sanat ile bilimi birlikte kullanmış ender insanların başında geliyor. Tesla’da ise tahayyül ve pratik atbaşı gidiyor.
Da Vinci’den bize kalan en değerli eserler, ‘İsa’nın Son Akşam Yemeği’ (orijinal İtalyanca adıyla, ‘il Cenacolo’) tablosu, Mona Lisa (la Gioconda veya Fransızca adıyla la Joconde ) tablosu, Vitrivius Adamı çizimi; resim sanatında kullandığı ‘sfumato’ tekniği; sfumato, İtalyanca bir sözcük olup ‘dumanlı’ anlamına gelmektedir. Resimde bu teknik renklerin bir yerde buluşup karışmasıyla birbirlerine yumuşak geçiş yapması; diğer kullandığı teknik ‘chiaro scuro’ da İtalyanca olup ‘açık ve koyu’ demektir. Resim sanatında açıklık ve koyuluğun zıtlığı dramatik bir hava yaratmasının yanı sıra üçüncü bir boyut elde etmenin de bir öğesi oluyor. Bir başka teknik ise, havanın araya girmesiyle uzaktaki nesnelerin flulaşması…
Rönesans tekniklerinde ‘cangiante’ (figürlere hacim vermek için renklerin açık yahut koyu hale getirilmesi için kullanılan boya karışımları; açıklık ve koyuluğun figürdeki esas renkle başarılamadığı durumlarda başka renk kullanılması) ve ‘unione’ tekniği (bu tekniği Raphael Leonardo’nun sfumatosuna karşı geliştirmiş; Leonardo’daki sisli ve havaya karışıp buharlaşan renklerin yerine parlak renklerle bir uyum, bütünlük (unione) sağlamak istemiş.
Rönesansın dört kanonik resim modlarından üçü ile atmosferik etki yukarıda gördüğümüz gibi da Vinci’ye ait.
Mona Lisa tablosunda bu teknikleri fark edebiliyoruz. Gizem hep gizem, gizem. Asırlardır Mona Lisa’nın dudaklarındaki tebessümün gizemi çözülemiyor bir türlü. Tabloyu bu kadar ünlü ve değerli yapan da bu zaten. Gizem.
İsa’nın Son Akşam Yemeği tablosu da gizemler içerisinde. Bu gizemli havaya ‘Da Vinci şifresi’ deniyor. Bugün hala tartışılan ve çeşitli yakıştırmalar hatta üzerinde komplo teorileri üretilen bir resim. İsa ve on iki havarisi son akşam yemeklerini yiyorlar. Son, çünkü sonrasında İsa yakalanıp tevkif edilecek. Ah seni gidi muhbir Yehuda!
Burada daha çok İsa’nın yanındakiler kim, saklı bir figür mü var vs… gibi sorular havada dolanıp duruyor. Mesela ‘Mecdelli Meryem’ tabloda İsa’nın yanında oturmaktadır’, gibi bir görüş üretilmiş. İnsanlar, da Vinci’nin İsa’nın gizemini bildiğinden o kadar eminler ki (eminler çünkü Vinci’nin tüm gizemlerini bildiğinden eminler –nedense-) dolayısıyla Leonardo’nun kafasındaki akşam yemeği olayını çözmeye uğraşıyorlar. Bu bana Cerndeneylerindeki ‘tanrı parçacığını’ bulmayı böylece Tanrının kafasının içindekileri öğrenme çabasını çağrıştırmıyor desem yalan olur.
Altın oran tekniği Leonardo’dan binlerce yıl öncesinden biliniyor ve kullanılıyordu. Mısır piramitleri bunun en güzel örnekleri. Leonardo’nun yaptığı ise ilk kez altın oranı çizdiğiVitrivius Adam’ıyla sistematize etmiş olması. Bilimsel bir tabana oturtması. Bilimsel diyorum, belki yanlış bir sözcük kullanıyorum çünkü bilim başka bir şey. İlim diyelim. İlim, bilimi de kapsayan geniş bir kavram. İrfanı da kapsayan bilgelik, diyelim.
Leonardo da Vinci’nin doğum günü kutlu olsun. Bir doğum günü pastası da hazırlanıp sunulsaydı acaba daha mı bir anlamlı olurdu? Ama sorun; pastayı kim kesecekti?

Bu kutlu doğumun yol açtığı ‘dünya sanat günü’nü gönülden kutlayalım. Giderek bu günü kapalı mekanlarla birlikte açık alanlarda da festivaller şeklinde kutlayalım derim. Kitlelere mal edelim. Kadehleridoldurup boşaltalım; hep birlikte alkışlarla ‘fondip’leyelim.
***
HAKAN GÜRSU ve LEONARDA DA VİNCİ tasarım sergisi
15 nisan-1 mayıs 2015
(Galeri Sanatyapım; Alparslan Türkeş cad. 7/A Beştepe Ankara, 0312 222 19 06 www.galerisanatyapim.com)
***
Not: Dr. Hakan Gürsu, endüstri ürünleri tasarımcısı; bina bilgisi ve kentsel çevre alanlarında akademik ünvanları var. DESİGNOBİS adlı bir tasarım/inovasyon şirketinin kurucusu; en bariz özelliği bilinen sorunlara farklı bakış açıları ve çözümler üretmesi. Halen ODTÜ’de öğretim üyesi.

monad balkan
17 nisan 2015 ankara