8 Nisan 2014 Salı

NEVESER AKSOY resim sergisi & 1-30 nisan 2014

NEVESER  AKSOY
resim sergisi & 1-30 nisan 2014
(ankara sanayi odası kültür merkezi; 
Atatürk bulvarı 193 kavaklıdere ankara)

Neveser Aksoy’u Ankara’da bir sergisinden tanımıştım. Aradan yıllar geçti ama iletişimi koparmadık. Sanatçı olan ablası Nevbahar Aksoy  da Ankara’da düzenlenen bazı fuarlara gerek kendi gerek kardeşi adına katılmıştı, hatırlıyorum. Birbirlerine hiç benzemeyen ama kardeş oldukları nedense ilk bakışta hemen anlaşılan böyle ilginç bir kardeşlik bağıntısı ne gördüm ne işittim. Neveser Aksoy Paris’de yaşıyor. Oralarda eğitim görmüş bir sanatçımız. Sergide kendisini bekleyen bir sürpriz de vardı; bir lise arkadaşıyla ilk kez bir araya geldi. Bilirim bu tip karşılaşmaları. İnsan yeni arkadaşlar tabii ki edinebilir ama eski arkadaşla ‘yav nerede kalmıştık?’ der ve oradan devam edersiniz. Aradan yıllar geimiş, hiç fark etmez.
Sergiye gelirsek; konu pencereler. Bu pencereler bazen ardındaki dünyayı saklıyor, bazen içindeki yaşamı çiçek açar gibi gözümüzün önüne seriyor, bazen de bambaşka alemlere hem sizi hem kendisini  daldırıyor götürüyor. Duvar resimleri (graffiti) de Aksoy’un ilgi alanı içerisinde. Paris’den, İstanbul’dan kokular var.  Eski sanatçıları hatırlarım, ‘ben Paris’deyken…’ diye lafa başlarlardı. O zaman akan sular dururdu. Ama işte şu anda karşımda tam bir ‘Parisienne’  sanatçı var. Graffitinin ilk çağlarda mağara duvarlarındaki resimlere kadar tarihi bir yolculuğu var. Müthiş ressamlardı bu ilk atalarımız. Modern devirlerde ise yeniden doğuşu ise büyük ölçüde Berlin’i ikiye ayıran duvarın üzerine yapılan resimler ve yazılan yazı ve sloganlarla olmuş. Bugüne gelirsek ‘hip-hop’ kültürünün etkisini görüyoruz. Hiphop dışlanmışların kültürü.Zaten alt kültürler üst kültürlerin temelini oluşturuyor. Ben üst kültürden gelip de tutunan bir sanat dalı bilmiyorum. En azından özünde alt kültürdür ama üst kültür olarak gözüebilir. Üste geçen alt kültür rafineleşerek evrenselleşebiliyor.  
Neyse, özellikle Amerika’da 1970’lerde gettolarından çıkan zencilerin başta müzik olarak geliştirdiği bir kültür bu hip hop. Sonraları duvarlara da sıçramış. Özünde protest kültürüdür. Bizde de özellikle Gezi olaylarında graffitinin en güzel örneklerini gördük. Yaratıcı bir milletiz aslında; beynimizdeki zincirlerden bir kurtulsak!Kurtuluyoruz, kurtuluyoruz!... Graffiti sonunda popüler bir evrensel sanat dalı oldu çıktı. Tabii pencereler olur da graffiti olmaz mı? İşte Neveser Aksoy’un pencerelerinin bulunduğu duvarlar da böyle. Nasıl yapmış? Karışık teknik kullanıyor; akrilik, kum, kolaj, camaltı… Kolajlarında ya graffiti örneklerini fotoğraflayıp kullanıyor, ya bazı duvarlardan, ya da gazete mecmua gibi graffiti örneklerini kesip kullanıyor. Camaltı eserleri ise gerçek pencerelerin gerçek boyutunda;   çerçeveleri de hakiki pencere çerçeveleri Ama bu çerçeveleri de kendisi yapıyor. Dolayısıyla pencere çerçevesi sergisi de görmüş oluyoruz. Camaltılarında hakiki cam yerine ‘verre artificiel’ (yapay cam) malzemesi kullanıyor. Bu da camın kırılma tehlikesine karşı bir önlem ayni zamanda. Camaltının geleneksel mitolojik konularının yerine gene modern hip-hop kültürünün örneklerinin sosunu görüyoruz. Orijinal ve ilginç bir dünya. İşte bu bu dünyanın sergisi. Sanatçı büyük graffitiler yapmayı da düşünüyor. Şöyle ki, direkt duvarlara resim yapmak yerine afiş gibi hazırlayacağı tipik graffiti örneklerini şehir duvarlarına kolajlamak! Nasıl fikir? Merakla bekleyeceğiz.
monad balkan 2nisan 2014 ankara

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder